Paleolitik dönemden bugüne, farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış, tarihi ipek yolu üzerinde bulunması sebebi ile ticaretin bölgedeki merkezi olmuş, kurtuluş savaşında Fransız kuvvetlerine karşı şehrin savunmasında gösterdiği eşsiz cesaret, direniş ve beraberinde verdiği 6317 şehidi ile kahramanlaşmış, eski adı Ayıntab olan Gaziantep. Ülkemizin yerli sermaye ile faaliyetlerini sürdüren firmalarından Dalsan Grubu’nun daveti ile bu tarihi şehri, asıl önemlisi Zeugma ve Halfeti’ yi ziyaret ettik.Ziyaretimizdeki en büyük şansımız, Zeugma’ yı, 13 yıldır Zeugma kazı çalışmalarının liderliğini yürüten, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Sn. Prof. Dr. Kutalmış Görkay’ dan bizzat dinleyebilmekti.

Roma İmparatorluğu’nun o dönem ki doğu sınırı olması sebebi ile günümüze kadar gelmiş Antik Yunan ve Roma esintilerini, ziyaretimiz sırasında gerek müzede ve gerekse kazı alanında gördük, dinledik, inceledik. Özellikle gün yüzüne çıkartılan mozaik ve figürlerde, dönemin tiyatro oyunları için yazılmış sahnelere rastladık. Gerçekten bu tarih kokan yerleşkeyi, hem müzede sergilenen parçalar ve eserleri görünce, bundan da önemlisi kazı alanında, bizzat yerinde, o coğrafya içinde şahit olunca, tüylerimiz diken diken oldu.

“Köprü” ya da “geçiş” anlamına gelen adı ile özdeşleşen bir görev üstlenmiş Zeugma, kazı süreci boyunca da farklı milletten arkeolog, eski çağ tarihçisi, antrepolog, topoğraf, mimar, restoratör, fotoğraf sanatçısı, paleolitik dönem araştırmacıları vb. tüm paydaşlar için de bir köprü vazifesi görmüş ve görmeye devam edecek.

Peki bu çalışmaların başlangıcı nasıl olmuş? Dünya arkeoloji tarihi açısından önemli bir merkez olan Zeugma’ daki çalışmalar Türkiye İş Bankası sponsorluğu ile başlatılmış. Sn. Prof. Dr. Kutalmış Görkay, bu süreçte çok ama çok zor, sadece gönülden yapılabilecek bir işe soyunmuş ve bugünlere kadar çalışmaların gelmesinde öncülük yapmış. Sadece Kutalmış Bey değil, Belkıs-Zeugma Arkeolojik Kazıları Destek Yerleşkesi proje müellifliği ve mimari danışmanlık görevini yürüten meslektaşımız Sn. Sercan Ünal ile birlikte, bölgenin zor iklim ve topoğrafik koşullarında bu çalışmalar içinde görev alan kazı ekibi de büyük emekler vermişler.

Bununla birlikte, kazı alanında güzel detaylar da öğrendik. Kazı ekibi içinde bölge insanının da yer aldığını ve çalıştığını gördük, kendileri ile tanıştık. Bu sebeple, yıllar önce çalışmalara dahil olmuş ve şimdi belki de dünyadaki sayılı kazı emekçilerinden biri haline gelmiş, bir elin parmağı kadar olan bu arkadaşlarımızı da tanıdığımıza mutlu olduk, bir Türk olarak gurur duyduk.

Ayrıca şu detayı da vermeden geçemeyeceğiz. Yapılan kazı çalışmalarında, ülkemizin acı bir gerçeği olan tarihi eser kaçakçılığının yıkıcı ve üzücü sonuçlarına da, tüm güzelliklerin yanında şahit olduk. Bazı parçalar, bu parçaların bugüne kadar sergilendiği ülkeler ile yapılan karşılıklı diplomasi çalışmaları ile geri alınabilse de, daha sayısız eserin aynı akıbete sahip olduğunu bilmek de oldukça üzücü. Umuyoruz ve diliyoruz ki, iş işten geçmeden, bu topraklarda doğmuş ve var olmuş değerler kaybedilmeden, bakanlık düzeyinde bu hırsızlığa el konulabilsin, tüm yasal ve idari tedbirler işin en başında, zamanında alınsın.

Son olarak, “Dalsan bu işin neresinde?” sorusuna da yanıt vermekte fayda var. Dalsan Grubu, tüm bu süreç içinde, destek yerleşkelerinin inşası aşamasında, kazı ekibine destek olarak büyük bir hayır işlemiş. Peki bu destek sürecek mi? Tüm gezinin sonunda, ziyaretler sırasında bizlere eşlik eden firmanın Genel Müdürü Sn. Bahattin Daloğlu’ nun, şartlar ve koşullar ölçüsünde bu desteği sürdüreceği yönünde kanaatimiz oluştu diyebilirim.

Her ne kadar, ülkemizin son dönemde içinde bulunduğu ekonomik koşulların sonucu olarak oluşan maddi sıkıntılar sebebi ile bu yıl kazı çalışmaları yavaşlasa da, önümüzdeki aylarda sponsor desteğinin artarak devam edeceğini ve bu zengin coğrafyada toprak altında yatan nice değere ulaşılmasını ümit ediyoruz…